Keratokonus
Keratokonus, şemada görülen ve saat camı gibi ileriye yönelmiş olan korneanın (saydam tabakanın) deforme olarak daha da incelmesi ve öne doğru uzamasıdır..
Hastalık çocuk yaşlarında pek belli değildir. Ama aslında iyi bir göz doktoru küçük yaşlarda bile kornea yarıçapının normalden küçük olduğunu fark edip anne – babayı uyarabilir; tabii bunun için ebeveynlerin hiç şikayeti olmasa dahi 2, 4, 7, 10 , 12, 14 yaşlarında yavrularını muayene ettirmeleri gerekir. Eğer daha önce doktora gidilmemiş ise, 20 yaş civarında bulanık görme, ışık yansımasından ileri derecede rahatsız olma, baş ağrısı gibi şikayetler ile doktora gidilir. Önceleri verilen gözlük ile bir miktar görme sağlanırsa da gözlük ile giderek yetersiz kalır, hatta bazen gün boyunca gözlükle bile görmede dalgalanmalar olur..
Başlangıçta tedavisi kolaydır: sert veya gaz geçirgen diye adlandırılan kontakt lensler ile ilerleme durdurulabilir veya en azından yavaşlatılabilir. Yandaki resimde görülen safha lens için uygun son dönemi göstermektedir; meslektaşlarımız bu safhada sert lens önerince nedense hastalar lensi genelde istememekte, gözlükle idare etmekte, fakat keratokonus ilerleyip, son evreye gelince artık hasta istese dahi lens kullanımı mümkün olamamaktadır!!
Çünkü bu orta safhada da tedavi edilmez ise, hastaya artık halk arasında ölü gözü nakli diye adlandırılan kornea transplantasyonu gerekir. Bu devreye gelmeden tedaviye başlanması en doğrusudur. Çünkü memleketimizde ölü korneasının bulunması hem zordur, hem de ameliyat her zaman ne yazık ki başarılı olmamaktadır… fakat halkımız bu hastalığın erken teşhisi ile tedavisinin ne kadar kolay olduğunu bilmediği için, seneleri boşu boşuna geçirmekte, ancak kornea transplantasyonu (ölü gözü nakli) devresine geldikten sonra göz doktoruna başvurmaktadır.. O zaman ise, doktorun yapabileceği yardım, ne yazık ki tıbbın bu günkü imkanlarıyla kısıtlı kalmaktadır.. Genelde transplante edilen kornea hastanın gözü tarafından kabul edilmekte, fakat konulan korneanın eskiden olan miyop, astigmat veya hipermetrop gibi kırıcılık kusurları hastanın görüşünü daha da rahatsız edebilmektedir. Böyle bir hastaya nakledilen kornea sonucunda hasta tam 7.00 diyoptri hipermetrop olmuştu ve ne yazık ki artık, daha önceden sahip olduğu görmeden de daha az görüyor şimdi.. Bu nedenle keratokonus hastalarına mümkün olduğu kadar kontakt lens tedavisini uygulamalarını öneririm..
Hatta şimdilerde İsviçre malı, sert ve yumuşak karışımı hibrid keratokonus lenslerini de uygulamaya başladım. Böylece, sert lensin rahatsızlığından korkanlar için, bu lensler bulunmaz rahatlık sağlıyorlar…
Eğer kontakt lens fayda etmiyorsa veya lens takanlarda da korneasını güçlendirmek için 2. aşamada özel bir cihaz ile ultraviyole A ışınları verilmesi denenebilinir.
Bu tedavi nispeten yenidir, hiç bir yan etkisi yoktur ve doku yapısı bozulmuş kornea hücrelerinin çapraz bağlarını kuvvetlendirmeye yöneliktir. Bu işlem tabir uygun olursa, kumaşı “apreleme” işlemine benzer: yıkandıkça sertliğini, duruşunu kaybeden kumaşa tekrar apre işlemi yaparak, ilk alındığı zamanki duruşunu, albenisini kazandırmaya benzer.
Gözler yarım saat süre ile ultraviyole A ışınlarına tutulur. Sonuç 6 ay sonra görülür.
Eğer ışın tedavisi fayda etmiyorsa 3. aşamada kornea katmanları arasına konulan Kornea Halkaları denenebilir. Bu yöntem de az riskli ve geri dönüşümü olduğundan hasta korneasına zarar vermeden yapılan bir yöntemdir; halkalar gerekirse ileride çıkartılabilinir.
Ancak Kornea Halkalarından fayda bulmayan hastalara son çare olarak kornea nakli önerilir.
Ama unutmayın ki nakledilen kornea her zaman vücut tarafından kabul edilmez ve ne yazık ki ameliyat sonrasında bazen, gözünüz eskisinden daha da kötü olabilir…
Sonuç:
|