Dr. Ahmet Girgin
2011 Sağlıklı Günler Mecmuası
Göz Hakkında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar
Uyku Apnesi (Uykuda Nefes kesilmesi) ve Göz
Eğer
• Yorgun ve dinlenmemiş olarak uyanıyorsanız,
• Uyurken horluyorsanız, hatta horlamanız daha çok aslan kükremesine benzetiliyorsa,
• Uykunuzda nefesinizin kesildiğini söylüyorlarsa,
• Ağzınızda kuruluk hissi ile uyanıyorsanız,
• Akşam ve gece sık sık idrara çıkıyorsanız,
• Gece boyunca çok terliyorsanız,
• Huzursuz uyuyorsanız,
• Kilo veremiyorsanız,
• Göz arkasında ağrılar ile uyanıyorsanız,
• Gün içinde istemeden uyuyakalıyorsanız,
• Sık sık baş ağrısı çekiyorsanız
• Boyun, sırt ve omuz ağrısı gibi yakınmalarınız oluyorsa,
• Hipertansiyonuz varsa ve doktorunuz tansiyonunuzu kontrol altına almakta zorlanıyorsa
• Kolesterolünüz yüksekse ve düşmemekte direniyorsa
Muhtemelen sizde de hipnotik apne sendromu yani uykuda nefes kesilmesi var demektir. Aslında bu hastalık modern dünyada düşünülenden çok kimsede mevcut; fakat herkes bunun basit bir horlama olduğunu düşündüğünden önemsemiyor.. Halbuki çok sinsi gelişen ve de çok tehlikeli bir hastalık: eskiden “gece mışıl mışıl uyurken vefat etti rahmetli..” diye bahsedilen bir çok kişinin ölüm nedeni uyku apnesidir… Hastalığın gelişmesi yıllara uzanır ve genelde ihtiyarlıktan oluştuğu söylenen yukarıdaki bulgular hastalık ilerledikçe artar ve ağırlaşırlar.. Hastalığın gelişiminde uykuda dinlenememe ve vücudun yeterince oksijen alamaması sonucu vücudun toksinlerini idrar ve/veya terleme ile atmaya çalışması önemli rol oynar. Bu nedenle kişi geceleri sanki şeker hastasıymış gibi çok sık idrara çıkar, sanki verem hastasıymış gibi uykusunda çok terler, sanki karabasan görmüş gibi uyanır, derin uykuya dalamadığı için yorgun kalkar ve de göz çukurunda ağrı hisseder.. Bu nedenle kendinizde, yukarıdaki belirtilerden 3 veya daha fazlasını hissediyorsanız en kısa zamanda
• Kulak, Burun Boğaz Uzmanına veya,
• Dahiliye Doktoruna veya,
• Pnömo-Ftizyolog yani Astım ve Solunum Hastalıkları Uzmanına veya,
• Kardiolog yani Kalp Hastalıkları Uzmanına veya,
• Endokrinolog yani Hormon Hastalıkları Mütehassısına veya,
• Sinir Hastalıkları Mütehassısına veya,
• Göz Hastalıkları Uzmanına veya,
• Psikiyatriste başvurunuz….
Aşağıda Washington Tıp fakültesinde yapılmış çok yeni bir çalışmanın özetini bulacaksınız. Kısaca yazı Görme Sinir hastalıklarının Uyku bozukluklarına neden olabileceğinden bahsediyor; ama eğer tüm yazıya ulaşmak isteseniz alttaki linki tıklayabilirsiniz..
Ve eğer Doktorunuz bu hastalıktan haberdar değilse, üstelemeyin; çünkü çok yeni tanımlanmıştır. Güvendiğiniz başka bir uzmana başvurun..
Hatta yeni bilimsel çalışmalar glokom ile uyku apnesinin arasında (hipertansiyonda olduğu gibi) genel dolaşım bozukluğuna bağlı bir ilişki olduğunu düşündürtmektedir.
Not: Aslında uyku apnesi eksik bir tanım: çünkü çoğu hastalarda değişik belirtilerle ortaya çıkan tablonun çok az bir kısmını kapsıyor. Şahsi kanaatim, tüm bu değişik olgular oksijen eksikliğine bağlı olayların geliştiği hipoksi sendromu diye adlandırabileceğimiz olguların bir alt grubunu oluşturuyor..
Link: 8525697700573E1885256E2E004F9B64-Open&type=DGNews
Optic Nerve Disease May Cause Sleep Disorders (Optik Sinir Hastalıkları Uyku bozukluklarına neden olabilir) :
ST. LOUIS, MO — February 2, 2004 — Young people with eye diseases that damage the inner part of the retina and optic nerve are significantly more likely to have sleep disorders than those with other types of eye disease or those with normal vision, according to researchers at Washington University School of Medicine in St. Louis.
Prevalence of Normal Tension Glaucoma in Obstructive Sleep Apnea Syndrome Patients
(Obstrüktif Uyku Apne Sendromunda Normotensif Glokom Görülme Sıklığı):
Journal of Glaucoma. 16(1):42-46, January 2007.
Sergi, Margherita MD *; Salerno, Daniela Eva MD +; Rizzi, Maurizio MD *; Blini, Mirella MD +; Andreoli, Arnaldo MD *; Messenio, Dario MD +; Pecis, Marica MD *; Bertoni, Giancarlo MD +
Abstract: Purpose: To explore the prevalence of normal tension glaucoma (NTG) among patients with obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) and to examine OSAS as a risk factor of NTG. Patients and Methods: Fifty-one consecutive white patients with OSAS were compared with 40 healthy subjects. All the study subjects underwent blood gas analysis, polysomnography, oxyhemoglobin saturation, and an ophthalmologic examination including visual field, visually evoked potential (VEP), and pattern electroretinography (PERG) and disc analysis with the Heidelberg Retina Tomograph II.
Results: Three of 51 OSAS patients (5.9%) had NTG. No patient in the control group had OSAS or NTG. The severity of OSAS correlated with intraocular pressure, the mean deviation of the visual field, the cup/disk ratio and the mean of the retinal nerve fiber layer thickness (P<0.01 to 0.001). Apnea hypopnea index and intraocular pressure were significantly greater in OSAS patients with abnormal VEP and PERG, compared to those with normal PERG and VEP.
Conclusions: The present study suggests that the prevalence of NTG in our OSAS patients is higher than expected in a white population of the same age and that OSAS may be an important risk factor for NTG. Our data underline the importance of taking an accurate sleep history from patients with NTG and referring patients with sleep disturbance for polysomnography.
(C) 2007 Lippincott Williams & Wilkins, Inc.
Diyabet Ve Göz
Diyabet hem gençlerde, hem de yaşlılarda görülen ve tüm vücudu ilgilendiren bir hastalıktır. İnternette bu hastalıkla ilgili detaylı bilgi bulabileceğiniz için burada detaya girmeyeceğim.
Ama özetle ve genelde:
- Genç ve İnsüline bağımlı Diyabete Tip 1,
- Yaşlı ve genelde kilo kontrolü ve ilaçla tedavi edilene Tip 2 denildiğini hatırlatmam lazım.
Sistemik bir hastalık olduğu için, Diyabet tüm vücut sinirlerini, damarlarını, dolayısıyla böbrek, kalp, beyin gibi önemli organları etkilemektedir. Göz damarları vücudun diğer damarlarının aynası olduğu için hastalığın yaptığı tahribat burada açık bir şekilde görünür.
Damarlar açısından yalnız kan şekerinin yüksek gitmesi problem yaratamaz: şekerin dalgalanması, bir düşüp bir yükselmesi de tahribat yapar! Bu nedenle bilhassa insüline bağımlı hastalarda insülin dozunun iyi ayarlanması, kan şekerini dalgalandırmadan sabit değerde tutulması çok büyük önem taşır. Hastalar, başlangıçta görmelerini etkilemediğini düşündükleri için kan şekeri oynamalarına önem vermezler; hastalık ilerleyince gittikleri doktorların yapacakları pek fazla bir şey kalmadığı için sonuç ne yazık ki körlüktür!
İlk fotoda normal görüntü, ikincisinde ise şeker sarı noktayı etkilemeye başladığından lekeli görüntü oluşmaya başlamış. Üçüncü foto ise diyabete bağlı ilerlemiş sarı nokta hastalığını göstermektedir.
Bu nedenle hastaların bilhassa iç hastalıkları veya endokrinoloji uzmanlarının söyledikleri önerilere harfiyen uymaları gerekir.
Diyabet gözde 3 önemli hastalığa ve giderek körlüğe neden olur:
- Katarakt: Bu geçici bir körlük nedenidir ve ameliyat ile şifa bulur.
- Kanamalar: Bu ise kalıcı körlük nedeni olabilir! Bu nedenle dikkatli takip edilmesi gerekir. Gözün arkasındaki retina tabakası damarları zamanla bozulan çeperlerinden serum ve giderek kan sızdırmaya başlarlar. Bu evreye gelmiş kişilerde önce kalp anjiyosu gibi, retina damarlarının anjiyosu çekilir. Kaçak yeri ve retinanın beslenemeyen alanları saptandıktan sonra Argon Lazer yapılır. Genelde hastalar lazer sonrası görmelerinin azaldığından şikâyet ederler: doğrudur, görmeleri bir miktar azalabilir. Ama bu devrede unutmaması gereken eğer lazer olmasalardı görmeleri tümüyle gidecek ve kalıcı körlük oluşacaktı! Demek ki doktorunuz sizin kör olmamanız için gerekli gördüğü müdahaleyi yapmıştır, hatta siz şekerinizi iyi kontrol etmediğiniz için lazer yapmak zorunda kalmıştır… Bazı hastalar ise lazer sonrası her şeyin düzeldiğini zannedip, yine şeker kontrollerini ihmal etmeye başlarlar: hâlbuki diyabet ömür boyu süren bir hastalıktır ve bu sefer başka damarlardan sızma/kanama olacaktır. Bunun üzerine doktorunuz yeni bozulmuş damar bölgelerine yine lazer yapmak zorunda kalacak ve görmeniz yine daha azalacaktır! Bu nedenle kan şekerinizi ömür boyu sabit ve normal değerlerde tutmanız gereklidir!
- Göz Tansiyonu (Sekonder Glokom): Eğer kataraktınız alınmaz veya göz arkasındaki damarlara müdahale edilmez ise bu sefer göz tansiyonunuz ciddi şekilde yükselir. Genelde ilaç tedavisine cevap vermez; göziçi suyunu yapan bölgeye dondurma veya koter ile yakma tedavisi sonuç vermez ise, şiddetli ağrıdan dolayı, gözünüzün alınması gerekebilir!
Kısaca diyabet mutlaka dikkate alınmalıdır ve tedavisinin ömür boyu süreceği unutulmamalıdır.
Dr. Ahmet Girgin